30 Eylül 2011 Cuma

LZ 129 Hindenburg

Birçok tarihçi,tarihi olayları aktarırken -se,-sa ekinin kullanılmasının yanlış olduğunu söyler.Acaba şöyle olsaydı,bu yaşanmamış olsaydı,x savaşını kazansaydık ya da falanca şehzadeyi babası öldürtmeseydi gibi.Bunun yanlış olduğunu düşünenlere çoğu durumda hak versem de(işi abartıp -se -sa eklerinin üzerine kurgular yapıp kitaplar yazanlar var-Alternatif Tarih-)bazı durumlarda yaşanmış olayın önemini anlatmak için bu ekler çok kullanışlı olduğunu düşünüyorum.LZ 129 Hindenbrug'un hikayesinde olduğu gibi.

Wright kardeşlerden çok önce göklere balonlar ve zeplinler hükmetmekteydi.Mongolfier kardeşler 1783'te ilk kez insanoğlunu sıcak hava balonlarıyla göklere çıkarmıştı.28 Kasım 1852'ye gelindiğinde ise Fransız mühendis Henri Giffard buhar gücüyle çalışan basit bir hava aracı ile Paris'ten havalanıp 30 km uzaklıktaki Trappes'e uçmayı başardı.128 metre uzunluğundaki ve 11 metre çapındaki ilk zeplin ise 2 Temmuz 1900 tarihinde göklerdeydi.Sonraki senelerde de zeplinlerle başarılı uçuşlar gerçekleştirildi ve zeplinler hem sivil hem askeri havacılıkta kullanıldı.Hatta 1.dünya savaşında Almanlar,Paris ve Londrayı zeplinlerle bombaladı.Savaş sonrasında da yaygın olarak kullanılan zeplinler okyanus aşırı yolculuklarla insanları uzak ülkelere taşımaya başladı.

1937 yılının 6 Mayıs günü,adını eski Almanya başbakanından alan Hindenburg zeplini,61 kişilik mürettebatı ve kişi başı 12 bin pound ödeyen 36 yolcusu ile birlikte Almanya'dan New Jersey'e ilerlemekteydi.Tarihin en büyük hava aracı olan ve çok konforlu dizayn edilmiş olan Hindeburg'un inişine çok kısa bir süre kala hiç beklenmeyen birşey oldu ve zeplin havada alev aldı.Kısa sürede kül yığını halini alan Hindenbrug beraberinde 36 cansız bedeni de götürdü.Facianın görüntüleri kaydedilmişti ve 74 sene sonra bugün bu görüntülere internette kısa bir arama ile ulaşmak mümkün.







Gelelim -se,-sa eki içeren cümlemize.Eğer Hindenburg faciası yaşanmasaydı belki bugün hala zeplinlerle yolculuk mümkün olacaktı.Hindenburg'un lüks dizaynı ve konforlu yolculuğunun ayrıntılarını gördükten sonra ben keşke diye düşündüm.Gerçekten de böyle bir yolculuk hoş olmaz mıydı?


Hindenburg'un büyüklüğünü gösteren güzel bir resim:)

28 Eylül 2011 Çarşamba

Romalılardan Kalma Lüks Konut

Birkaç gün önce haber siteleri ve gazeteler 2bin yıllık lüks konut şeklinde bir haber geçti.İzmir'de yaşayanlar bilir birkaç senedir Basmane civarlarında yoğun bir arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülmekte ve İzmir'de ortaya çıkarılan tarihi mirasa yenileri eklenmekte.Kazma vurulan her yerinden tarih fışkıran güzel ülkemde bu tip çalışmaların artarak çoğalması tüm tarih meraklılarının ortak temennisidir.Dokuz Eylül Üniversitesi desteği ile yapılan bu çalışmada meyvelerini fazlasıyla vermekte.Yrd. Doç. Dr.Akın Ersoy'a göre ilk kez şehir merkezinde bir konut alanına rastlanmış.Bu konut Romalılardan kalma,2bin yıl öncesine ait.

400 metrekarelik konutta mutfak,banyo gibi bölümler dahil olmak üzere pek çok oda ve iç bahçenin bulunduğu tespit edilmiş.Önce birleşik olarak yapılan mutfak ve banyo,daha sonra bir duvar ile ayrılmış.Demek ki bir evi inşa edip sonrasında memnun kalmayarak odalarına ekleme çıkarmalar yapmak çok eski zamanlardan kalma bir alışkanlığımız:)Çok zengin olduğu anlaşılan aile bu konutta köleleriyle birlikte kalabalık bir şekilde yaşıyorlarmış.



2bin sene sonrası İzmir sosyetesinin yaşam alanları epey değişmiş görünüyor zira kazının yapıldığı bölgede bu dönemde lüks konut bulmak imkansız:)

27 Eylül 2011 Salı

Hammurabi ve Yasaları

              20.yüzyılın son çeyreğinde Saddam Hüseyin’in kasıp kavurduğu,sonraki yıllarda Amerikan başkanlarının demokrasi götürerek özgürleştirdiği! ve bugün halen Amerika güdümündeki basiretsiz yöneticilerin yönettiği Mezopotamya coğrafyasına bundan yaklaşık 3800 sene önce İmparator Hammurabi hükmetmekteydi.Sümer ve Akad krallıklarının ardından bölgede etkili olan küçük şehir devletlerinden biri olan Babil’i idaresi süresince bilinen tarihin en eski emperyal güçlerinden biri haline getirdi.Sümer ve Akad uygarlıklarının kalıntılarından yeni ve bölgede uzun süre etkisini kaybetmeyecek bir uygarlığa ilk basamaklarını tırmandırtmayı başardı.Yani eldeki verilerden yaşamının askeri mücadeleler ve güçlü bir devlet teşkilatı  kurma çabaları ile geçtiğini çıkartabiliyouz.Hammurabi’nin bu güçlü imparatorluğu ortaya çıkarabilmesi,günümüzde en çok bilinen icraati sayesinde olmuştur.Hammurabi yasaları.

            Bize okullarımızda senelerce tarihin ilk yazılı hukuk kuralları olarak öğretilen yasalar aslında bu vasfa sahip değiller.Hammurabi yasalarından önce yine aynı bölgede Ur kralı Ur-Namnu kanun kitabı(M.Ö. 2050),Eşnunna kanun kitabı(M.Ö. 1930) gibi yasalarla bölgeye nizam verilmeye çalışılmış.Hammurabi yasaları da olasılıkla bu örneklerin devamı niteliğindedir.Ancak dünya çapındaki ününün sebebi günümüze kadar korunmuş olması(Louvre Müzesinde sergileniyor)ve 282 maddenin 30’u dışında tamamının biliniyor olmasıdır.Babil Uygarlığında bu yasalar tanrının sözü olarak kabul ediliyorlardı.Akad dilinde yazılan yasaların ilginç bir özelliği 13 numaralı maddenin bu sayının uğursuz olduğu inanışı sebebiyle atlanmış olmasıdır.Görünüşe göre 13 sayısının uğursuzluğunun sebebi 13.havari ya da 1453 yılının rakamları toplamının 13 olması değilmişJ

            Aşağıda yazılı olduğu kayanın resmi bulunan yasalardan birkaç örnek şu şekildedir:

            

30. Eğer bir kabile reisi ya da bir adam evini, bahçesini ya da arazisini terk eder ve ücret karşılığı kiraya verirse ve başka biri onun evinin, bahçesinin ve arazisinin zilyedi olursa ve onları üç yıl süresince kullanırsa onların ilk sahibinin geri dönüp evini, bahçesini ve arazisini geri istemesi halinde ona geri verilmez ve onların zilyedi olan ve kullanan kişi onları kullanmaya devam eder.
102. Bir tüccar yatırım için bir miktar parayı simsara emanet ederse ve simsar gittiği yerde bir miktar zarar ederse ana parayı tüccara vermek zorundadır.
127. Eğer her hangi bir kişi rahibelere (Tanrı’nın kızkardeşlerine) yada her hangi bir kişinin karısına iftira atarsa ve bunu ispat edemezse bu adam hakim huzuruna çıkarılır ve alnı işaretlenir (derisi çizilerek ya da belki de saçı kesilerek).
154. Bir adam kendi kızıyla ensest ilişki içine girerse bulunduğu yerden sürülür.
160. Eğer bir kişi kayınpederinin evine taşınır mal getirir ve karısı için başlık parası öderse ve ondan sonra kızın babası “Sana kızımı vermeyeceğim” derse kendisi ile birlikte getirdiği her şeyi geri götürür.
185. Bir adam bir çocuğu evlatlık alır ve oğlu olarak ona ismini verirse ve onu besleyip büyütürse büyümüş bu çocuk bir daha geri istenemez.
195. Eğer bir oğul babasına vurursa onun elleri balta ile kesilir.
196. Eğer bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa onun gözü de çıkarılır. [Göze göz]
200. Bir adam kendisi ile eşit olan birinin dişini kırarsa onun da dişi kırılır. [Dişe diş]
199. Eğer bir adamın kölesinin gözünü çıkarırsa ya da kemiğini kırarsa onun değerinin yarısını öder.
209. Bir adam henüz doğmamış çocuğunu kaybedecek şekilde doğuştan özgür bir kadına saldırırsa onun kaybı için on şikel öder.
210. Bu kadın ölürse öldüren kişinin kızı öldürülür.

            Yasalarda aile hukuku,ticaret hukuku ve ceza hukuku kurallarına yer verilmiş olup, yasalar oldukça kapsamlıdır.Tarım ve ticaret ile ilgili çok sayıdaki yasa ile ekonomik hayatla ilgili önemli düzenlemeler yapıldığı görülüyor.Genelde yasalarda çok karmaşık durumlar örnek gösterilip,akabinde bu durumda neler yapılması gerektiği anlatılmaktadır(Madde 30).Yasaların koyduğu cezalar ise günümüz koşullarına göre oldukça ağır gözüküyor.Cezalandırmada temel prensip kısasa kısas(Madde 196 ve 200).Ölüm veya herhangi bir organın kesilmesi gibi sert cezaların yanı sıra kişilerin onurlarını zedeleyici,küçük düşürücü cezalandırmalar da bulunmaktadır(Madde 127).Özellikle dikkat gösterilmesi gereken bir diğer ayrıntı da yasaların toplumdaki sınıflara göre düzenlenmiş olması(Köle,özgür,tüccar,rahibe hatta fahişe vs..).Gelişmiş olarak tanımladığımız dünya ülkelerinde yürülükte bulunan modern hukuk anlayışı birçok konuda bağdaşmasa ve bugünkü hukukun yanında basit kalsa da,Hammurabi ve önceki kanun koyucuların yasalarının hukukun gelişiminde çok önemli mihenk taşları oldukları aşikardır.İmparatorluğun uzun yıllar süren etkinliğine ve gücüne bakıldığında,Hammurabi’nin koyduğu yasalar kendi dönemlerinde toplumsal düzeni uzunca bir süre sağlamış görünüyor.

25 Eylül 2011 Pazar

Dünyanın Yeni 7 Harikası

            Piramitler,Artemis tapınağı,Rodos heykeli,İskenderiye feneri,Babil’in asma bahçeleri,Zeus heykeli ve Halikarnas mozolesi diye ezbere sayardım küçükken dünyanın yedi harikasını.Bu tip şeyleri bilmenin önemli bir şey olduğunu sanardım.Hoca sordumu bu tip şeyleri tak diye cevap.Sınıftakilerin nereden biliyorsun diyen bakışları bir taraflarımı kaldırırdı tabiJBu tarihsel ayrıntılar sayesinde okul hayatımda basit bir entelektüel saygınlığım olmuştu.

            Vatandaşlık Bilgisi ders kitabında ezberden saydığım bu harika yapıların temsili fotolarını gördüm bir gün.--O zamanlar internetim olmadığı için google’dan merak edilen bir şeyi araştırma olanağı yok.Anca zamanında baban kupon toplayıp ansiklopedi aldıysa.—Kitapta belirtilen bir bilgi mevzubahis yedi harikadan bugüne sadece piramitlerin kaldığı.Güzeller güzeli Babil’in Asma Bahçeleri,devasa Rodos heykeli ve İskenderiye fenerinin yerinde yeller esiyormuş.Antik zamanların bu harikalarını görme şansımız asla olmayacakmış.O zamanlar öğrendiği her şeyi merak edip yerinde görmek(hem gezen,hem okuyan en iyisini bilir arkadaş!) isteyen küçük bünyemi bu bilgi biraz sarsmıştı.Bu eserlerin yıkılmasına neden olanlara büyük nefretle dolmuştum.Doğal afetlere dayanıklı yapamayanlarada.Bak piramitler yerinde durabilmiş arkadaş.Piramitleri uzaylılar mı yaptı?O zamanlardan beri günün birinde bu eserlerin tekrar yapılacağını ümit ettim.Kim bilir belki eski yerlerinde benzerleri tekrar yapılır.

            Dünya üzerinde benim gibi dünyanın yedi harikasını göremeyecek olmanın derin üzüntüsünü yaşamış olan başka insanlar da varmış ki birkaç yıl önce bir grup insan dünyanın yeni 7 harikasını belirlemeye karar vermiş ve hatta internetten bir oylama da yapmışlardı.(Unesco bu yeni harikaları,harikadan saymıyormuş ancak)Ben bu durumu “Hadi Ayasofyayı harika yapalım arkadaşlar” şeklindeki internet kampanyalarından anımsıyorum.O zamanlar Ayasofya’ya oy vererek vatani görevimi de yerine getirmiştim.(Asla internetteki bir oylamada Türklerin lehine olana oy vermemezlik yapmam=)Sanki Ayasofyayı biz yaptık)Elenen adaylar şunlardı:Timbuktu,Mali;Sydney Opera Binası,Avustralya;Stonehenge,İngiltere;Özgürlük Heykeli,ABD;Neuschvanstein,Almanya;Kremlin Sarayı,Rusya;Kiyomizu-dera,Japonya;Ayasofya,Türkiye;Eiffel Kulesi,Fransa;Moai,Paskalya Adası;Angkor,Kamboçya;El Hamra Sarayı,İspanya;Akropolis,Yunanistan.Bu adayları geride bırakıp dünyanın yeni yedi harikası olmaya hak kazanan eserler ise şunlar:Chicken Itza Piramidi,Meksika;Kurtarıcı İsa Heykeli,Brezilya;Çin Seddi,Çin;Machu Pichu,Peru;Petra Antik Kenti,Ürdün;Kolezyum,İtalya;Tac Mahal,Hindistan.Keops Piramidini de unutmayıp onur ödülü vermişler hatta(Yaşam boyu başarı ödülü daha hoş olurmuşJ).Tüm adaylara bakılınca bana adil bir oylama olmuş gibi geldi.Peki eski yedi harika listesi ile mukayese edilebilir mi?Ben bu konuda UNESCO’ya katılıyorum.

23 Eylül 2011 Cuma

Kolomb Öncesi Amerika Tarihi

Kolomb Öncesi Amerika Tarihi

Öncelikle Kolomb öncesi Amerika tarihi diye sınıflandırmamın sebebi,tabii ki tarihin ilerleyişini izleyebilmeyi kolaylaştırmak.Amerika tarihinde bir milat gibi Kolomb'un keşfinin seçilmesinin nedeni keşif sonrası Amerika kıtasının tamamen yeni bir tarih sürecine girmesi.Zaten Amerika tarihi ile ilgilenen araştırmacılarda bu sınıflandırmayı yapar ve "pre-Colombus" tabirini sıkça kullanırlar.

Kolomb öncesi Amerika tarihinin konusunu göçler ve kızılderililerin kurduğu medeniyetler oluşturuyor.(İnka,Maya,Aztek,Olmek,Toltek ...)Kolomb sonrası ise soykırımlar,katliamlar,sömürgecilik ve ABD tarihi.
Amerikan yerlileri olarak adlandırdığımız insanların ilk yurtlarının Amerika olmadığını belirtelim.M.Ö 30000-40000 öncesine ait fosil bulunamamış ve insanımsı ve neandertallere ait izler yok.İlerde belki bulunursa şu an Amerika ile ilgili bilinen tarih ve teoriler değişebilir.Şu ana kadar bulunamaması tarihçileri göç teorileri üretmek durumunda bırakıyor.

Bu teoriler ve bulgulara göre ilk göçlerin M.Ö. 40000'lerde Bering yoluyla Asya'dan Amerika'ya olduğu sanılıyor.Zaten Amerikan yerlilerinin Mongoloid yapısı bu görüşü destekler nitelikte.Daha sonra Bering yoluyla olan göç dalgaları farklı zamanlarda M.Ö.2000 lere kadar devam ediyor.(Hatta bazı araştırmacılar milattan sonra da özellikle Türk göçü olduğunu söylemektedir).Asya'dan Bering yolu ile olan göçler dışında farklı toplumların farklı göçleri ile ilgili teorilerde var.Türklerin,Vikinglerin,Japonların,Çinlilerin,Mısırlılar ya da Etrüsklerin,Galyalı bir prensin ve Fenikelilerin Amerika'ya geldiklerine dair teoriler bunlardan birkaçı.
Bu göçler sonrası Amerika'da eski zamanlardan bu yana bazı uygarlıklar kurulmuştur.Bu uygarlıklardan ilki M.Ö. 1200 lü yıllarda kurulan Olmek uygarlığı.Daha sonra İnka,Maya,Toltek ve Aztek uygarlıkları bu coğrafyalarda büyük devletler haline geliyor.Bu uygarlıklara ait bulgular malesef sınırlı.Bunun sebebi de Avrupalıların Amerika'yı keşifleri sırasında yaptıkları katliamlarda eserleri yok etmesi.Özellikle İnka ve Azteklerin çok büyük uygarlıklar oldukları ve gelişmeler gösterdikleri sanılıyor.

Kolomb öncesi Amerika'nın tarihinin kronolojik özeti(Ord.Prof.Dr.Reha Oğuz Türkkan'ın Kızılderililer ve Türkler eserinden alıntı):

M.Ö.40000-30000:Bering boğazından yaya olarak ilk göçler.

M.Ö.25000: Yine Bering yoluyla Negroid tipli insanların gelişi(Bana burası gerçekdışı gibi geldi.Zaten sadece tahmini birşey.)

M.Ö.18000-9000: eskimolar ve Aleutlar Bering yoluyla.(bunlar diğerleri gibi Amerika'nın içlerine ilerlemeyip Kuzeyde kalıyorlar)

M.Ö.12000-9000: Irkı bilinmeyen yeni göçmenler.Çok daha güneylere iniyorlar.Orta Amerika,Meksika ve hatta M.Ö.11000lerde Amerika'nın en güney ucu Tierro del Fuego-Arjantin'e erişiyorlar.

M.Ö.9000-7000:Artık yerliler diyebileceğimiz Taş Çağı insanları bol av hayvanları ile geçinmiş,bunu aşırı dereceye vardırıp Amerika'saki ufak boylu yabani atların ve karacaların neslini tüketmiştir.

M.Ö.5000'ler: Ön-Mongoloyid göçü.Kızılderililerin ataları olarak görülürler.Yerliler sebze ve meyve tüketmiş,kabak ve avokado gibi sebzeleri yetiştirerek ilk tarımcılar arasına girmişlerdir.Daha sonra mısır,biber,su kabağı ve bir fasülye türünü ekip biçmişlerdir.

M.Ö.3000'ler: Türklerin bir kolunun bu tarihlerde Amerika'ya göç ettikleri düşünülüyor.Altaylarda doğan ilk Türkler Bering yolu yada teknelerle Amerika'ya gelmiş.Meksika ve Orta Amerika'da domates,patates ve pamuk yetiştirilmeye başlanıyor.Daha sonra Güney Amerika'da(Peru)Asya'dan gelen bir pamuk türüyle(nasıl geldiği bilinmiyor)karıştırılarak,And dağlarının özel pamuğu yetiştiriliyor.İlk testi yapımı.

M.Ö.2000'ler: Meksika ovasında mamut fillerinin fosillerinin yanında insan iskeleti bulunuyor.

M.Ö.2000-1000: İlk Türklerin Moğollarla karışık bir grubu Amerika'ya geçip Kanada'ya ulaştığı düşünülüyor.(E.Stewart)

M.Ö.1200'ler:Akdenizden yola çıkan Etrüskler(Tyor Hyerdahl'a göre Mısırlılar) Cebelitarık'ı geçip Atlas Okyanus'u yoluylagemilerle Vera Cruz körfezi-Meksika'ya çıkıyorlar ve orada Olmek Uygarlığını başlatıyorlar.
M.Ö.1000'ler:And dağlarında,Tia Huanako yerleşim bölgesinde "Aymara" denilen bir halk,sonra"İnka" olarak bilinecek büyük bir uygarlığın temelini atıyor.(İnka'lar Aymara'ların soydaşı)Başkentleri Machu-Pichu.

M.Ö.800: Olmekler La VEnta'da ve civarında;piramitleri,heykelciliği,takvimi,zaman hesaplamalarını,matematiği ve heralde"sıfırı" icad edişiyle kuzeye ve güneye kadar etkisini gösteriyor.Olmeklere K.Ö. Amerikan uygarlıklarının anası olduğunu düşünür tarihçiler.

M.Ö.800-M.S.1697:Güney Meksika ve Orta Amerika'da Maya'lar,Tikal başkentlerinin ve Monte Alban'ın çevresinden başlayarak cagıllarda Olmek'lerden esinlenere,fakat kendileri de daha geliştirerek,parlak bir medeniye yaratır.

M.Ö. 500-M.S.1520: Meksika Körfezi'nde Huastekler kültürlerini İspanyollar M.S. 1521'de söndürünceye kadar sürdürmüşlerdir.

M.Ö.200-M.S.900: Meksika'nın orta bölgesinde Anahuak yayla ve vadilerinde,kuzeyden oraya göçmüş olan Tolteklerin uygarlığı başlar.

M.S.900:Bin küsur yıllık imparatorlukları kargaşalar sonucu dağılmış,fakat "7 canlı" Toltekler, bu sefer liderleri Ketzalkoatl(TüylüYılan)'ın arkasından daha kuzeye göçüp Tula şehrini inşa eder.

M.S.1001: Viking Leif Ericsson,Boston'un kuzeyindeki New Foundland'e gemilerle gelir ve ilk iş olarak biri hariç rastladıkları tüm kızılderilileri öldürür.

M.S.1009 ve 1014: Vikingler tekrar gelir ama dikiş tutturamayıp geri dönerler.

M.S.1100:Güney Amerika'da Aymaraların terine geçen İnkalar Peru'da imparatorluklarını başlatır.

M.S.1156: Şimşek kabileleri Tula'yı yıkar.Toltek'ler tekrar göçüyor ve bir süre Maya ülkesine egemen oluyor.

M.S.1168:Aztek tarihi başlıyor.Toltek'lerin soydaşı idiler ve onlarda Nahuatle dilinde konuşurlardı.Sayıları az ve fakirdiler.M.S.1250'de "Çapultepek" de çapulculuk yaptılar.Önceki kültür ve uygarlıklar öğrenipibenimsediler.
M.S.1325:Aztekler bataklık Meksika bölgesinde,adacıkları bağlayarak ve barajlar kurarak Tenochtitlan'ı inşa eder.

M.S.1403:Aztekler başka kavim ve kültürlerle etkileşerek parlak Aztek uygarlığını kurar.

40 yıl sonra Kolomb'un keşfi ve Amerikan yerlilerinin vahşet dolu makus talihi ve tarihi başlar.